Makale
DAİŞ’in Esedçi suç ortakları
Bakmayın DAİŞ’le mücadelenin PR’ını yapıp duran fakat diÄŸer yandan DAİŞ’i var eden tüm dinamikleri besleyen aktörlerin yangında kül bırakmadığına. Türkiye DAİŞ’le ilk ve kapsamlı mücadeleyi yürüten ülkedir. Gerisi, boÅŸ laf. Türkiye DAİŞ denilen “istihbarat mucizesiyle” mücadele etmeye baÅŸladığında bugünlerde efelenen aktörlerin gündeminde bırakın DAİŞ’le mücadele yoktu. Daha doÄŸrusu o günlerde mezkûr aktörler DAİŞ’i var edip, büyütecek adımlar atmakla veya DAİŞ gibi örgütlerin ortaya çıkmasını engelleyecek adımlar atmamakla meÅŸguldü.
Rusya, İran ve Esed rejimi. DAİŞ’le mücadele ettiÄŸini iddia ederek Suriye’de taÅŸ üstünde taÅŸ bırakmayan, ekmek fırınlarından okullara kadar nerede sivil varsa ve DAİŞ yoksa ölüm yaÄŸdıran aktörler, sadece DAİŞ’i var eden dinamikleri yaratmadılar. DoÄŸrudan DAİŞ denilen örgütü Suriye coÄŸrafyasına zerk ettiler. Bu sebepten DAİŞ denilince Irak mazisi olan ve doÄŸal seyrinde Suriye coÄŸrafyasına giren bir örgütten bahsetmiyoruz. DAİŞ’in doÄŸal bir seyirde dönüşen ve eylemler yürüten bir örgüt olduÄŸunu iddia etmek oldukça zor ve bu örgüte dair resmin tamamını görmemizi engelliyor. ÖrneÄŸin DAİŞ’e dair mevcut ezberler, örgütün Irak’taki hızlı yayılmasını kısmen açıklarken Suriye’deki varlığını ve eylemlerini anlatmakta yetersiz kalıyor.
Tevhit ve Cihat Cemaati, Irak El-Kaidesi, Mücahitler Åžura Konseyi, Irak İslam Devleti Örgütü gibi DAİŞ’in kitabi tarihini bir kenara bırakın. Kaosa bağımlı bir örgüt olan DAİŞ’in bölgedeki kitabi olmayan tarihi 11 Eylül sonrasında Afganistan’dan İran’a geçenler, Irak’ta Amerikan hapishanelerinden salınanlar, Rusya tarafından “business class” biletlerle fıkra karakteri Ramazan Kadirov eliyle Suriye’ye gönderilenler, devrimin başında Esed rejimi tarafından hapishanelerden salınanlar ve Irak Savaşı sırasında sonradan önemli bir kısmı DAİŞ’e katılacak olan yabancı savaşçıları Irak’a taşıyan Esed istihbaratıyla irtibatı sürdürenler tarafından yazıldı. Bu üçlü DAİŞ’in Suriye’deki varlığından istifade ederken ve stratejik bir iki nokta hariç birbirine dokunmazken, DAİŞ de muhalifleri öldürme ve bölüp parçalamayla meÅŸguldü.
Türkiye ise DAİŞ’in en büyük hedefi olan muhaliflere destek vermekteydi. Yani kendi metotlarıyla DAİŞ terörüyle mücadele etmekteydi. Verilen destek üzerinden konuÅŸacak olursak Türkiye DAİŞ’e karşı mücadele eden ilk ülkedir. Aynı zamanda DAİŞ’in bölgesel çıkarlarına en fazla zarar vermeye çalıştığı ülkedir. Sadece Suriye’de deÄŸil Irak’ta da DAİŞ karşıtı mücadeleye verdiÄŸi desteÄŸe raÄŸmen DAİŞ üzerinden en fazla operasyon yiyen ülkedir aynı zamanda. Başı sıkışan, suçunu örtmeye çalışan, katliamlarından dikkatleri farklı yöne çekme uÄŸraşı içerisinde olan, bölgeyi ÅŸekillendirmeye çalışan ve hatta iç siyasetimize yön verme amacında olan herkes dört elle DAİŞ’in hizmetlerine sarılırken, Türkiye DAİŞ’le mücadelesine devam etmiÅŸtir.
Türkiye ile Irak arasındaki BaÅŸika gerginliÄŸi de buna son örneklerdendir. Türkiye, ordusu çil çil dökülen Irak’a komÅŸuluk yaparak doÄŸrudan askeri destek verirken, DAİŞ’le mücadele için Iraklıları da eÄŸitiyor. Hem de bunu IBKY’nin ve ÅŸimdiki hezeyanlarına raÄŸmen merkezi hükümetin talebiyle ve onayıyla yapıyor. DAİŞ’in burnunun dibindeki kamptaki güvenlik önlemlerini artırmak istediÄŸinde Irak’ın bazı yöneticilerinden “egemenliÄŸi ihlal” suçlamalarıyla karşılaşıyor.
Irak’ın bu egemenlik tezviratının, İran ve Rusya baskılarıyla yapıldığını düşünmeyen bir akil insan var mıdır? DAİŞ’in suç ortakları olan İran ve Rusya’nın, Türkiye’nin Irak’ta DAİŞ’le mücadelesinden neden rahatsız olduÄŸunu yukarıda anlattıklarımla birlikte düşünün. O yıl sizi DAİŞ’in henüz yazılmayan karanlık geçmiÅŸine götürecektir.
AKÅžAM
Henüz yorum yapılmamış.